20 Aralık 2011 Salı

Deviren Sözcük Sızıları

Vücudumun erimesine başlangıç veren sözlerin,
Kelimelerden biri camdan sızan soğuktan,
Biri nefesi kötü kokan ayyaş adamdan,
Bir diğeri hırsızın çanağı yere düşürmesinden.

Sözcüklerin, vücudumun sızlamasına başlangıç veren sözlerin…

Ateşi verdi beyninin sıcaklığı gözlerinden çıkan,
Hedefindeyim, sözlerinin habersiz hedefindeyim,
Tırnaklarım etlerimden ayrılmaya başladı,
Sızısı kırpmadığım gözlerimin kirpik aralarından taştı.

Sözcüklerin, vücudumun sızlamasına başlangıç veren sözlerin...

Her sözünle tırnaklarım koptukça kopuyor,
Sözlerinin hedefinden kaçmaya çalışan korkak bir kukla gibi dizlerim,
Hıçkırıkları avuçlarıma gömük,
Kirpiklerimden tırnaksız sızı etlerime yol yaparcasına.

Sözcüklerin, vücudumun sızlamasına başlangıç veren sözlerin...

Burcu Karşı

8 Aralık 2011 Perşembe

Ey Tanrı Tanır Mısın Kadını?

Tanrı bilir misin nasıl sevdiğimi?
Korkularımı sen saldın içime Tanrı!
Yitirmekten korkmazdı bu yanan gözlerim, şimdilerde heyecanın da çocuğu gibiyim.
Ey Tanrı sevgiyi de mi sen yarattın?

Tanrı bilir misin?
Ben o kadının güğüslerini avuçlarıma sermeyi ne çok sevdim,
Sen bilir misin ki Ey Tanrı, ben o kadının dudaklarından da şaraplar akıttım,
Mahzeni gönlüme kurdum, doldurup doldurup içiyorum her gece.

Yaz bana günahı Ey Tanrı, onun günahını da bana yaz,
Yaşayan tüm edepsizlerin günahını bana yaz.
Ne o kafamı tutuyorum sandın sana, yok be Tanrı,
Aşığım ben sadece.

Alınma sözlerimdeki ritmin gıygıyına,
Sen bilir misin ki hem bir kadının kalçalarına tüm kasıklarını sürtmek ne demek?
Sana üzülüyorum Tanrı,
Ne bir kadına sürtebiliyorsun kasıklarınI, ne de keyfine yakabiliyorsun sigaranı...

Belki de yapıyorsundur ama benim inananlarından duyduklarıma göre,
Efkarlanıp bir rakı sofrası bile edinemezmişsin,
Sana da yazık Ey Tanrı!
Ama üzülme ben senin yerine rakımı da içiyorum, patlıcanlı ezmem yanında.

Sen hiç sesi ansızın kesilen telefonunun hesabını sorguladın mı?
Ya da ne bileyim, sessizliğin sesini hiç merak ettin mi?
Etmiş olmalısın, yalvaran bakışlar sonrası kullarından etmiş olmalısın be Tanrı,
Ama onlar kul be Tanrı benimkisi ise canan be Tanrı...

Saçların da yoktur senin,
Gerçi olsa kim uğruna siyahlarla beyazları takas ederdin be Tanrı,
Havva mı, İsa mı?
Bana soracak olursan, göz bebeklerimi oku.

Hiç unutmam Tanrı,
Bir gece uyuyordu sevdiğim,
Göğüslerini sermiş üzerime, üşümem saklanmış pencere ardına, kapı arkasına,
Yazdım şiirimi, yazdım da yazdım göğüs uçlarına varıncaya dek.

Şiir sever misin sen?
Sevdiren bir kadının olmuş olsa severdin belki,
Belki her sözü şiir gelirdi sana,
O vakit bulutları yarattığını bile unutrdun, sevgili Tanrı.

Burcu Karşı

20 Ekim 2011 Perşembe

Yağmur Tınısı

Tırnağı kopmuş kadının,
Takılıyor örgülü siyah kazağına,
Sokağa fırlıyor geç kalmış edası ile,
Yağmur...
Şemsiyesini rüzgar kırıyor,
Küsmüyor rüzgara, yağmura bedeninin açıklıklarını sunuyor.

Bir şarkı tutturuyor soğuktan sakladığı dudaklarıyla,
Sen gelirsen yağmurla,
Ben açarım kucaklarımı,
Sen öpersen dudak kenarımı,
Ben gülümserim gözlerim kapalı.

Araba son hızla çamurlanmış suyu sıçrattı bedenine,
Bakakaldı giden şeritlerin ardına,
Bir el uzandı o vakit omzuna,
Ürperti,
Varlıklar her daim onu ürpertirdi,
Her ne kadar çamurlu paltosunu unuttursa da.


Başını gövdesinden önce arkasına çevirdiğinde,
Mavi gözlü adamı gördü,
Gözler ile anlaştılar, biri sorguladı diğeri yanıtladı,
Derken diğeri sorguladı ve öteki koluna girdi,
Beraber avazlarını susturup da anlaştılar.

Kadın dört ayak sesinin yağmura vurması ile yine bir şarkı tutturdu,
Bir tutam bulut sun çatılarım ardına,
Ben sana bozuk paralarımı armağan edeceğim,
Bir gülücük armağan et bana,
En sevdiğim şairle takas edeceğim...

Burcu Karşı

10 Ekim 2011 Pazartesi

Acımasızlaşan Hayat

hayat çok acımasızlaştı
benim karelerim ardında
bir tutam yağmurum olsa şu sokaklardaki paylardan,
akıtırdım gözlerimin çukurlarına.
belki damlaması için niceliklerine sığınırdım,
senden varolan nice sessizliklere.
lakin, hayat cok acımasızlaştı,
benim karelerim ardında...

Burcu Karşı

26 Eylül 2011 Pazartesi

Yerçekimi

Yerçekimine inanıp kendini,
Kendi dünyasının,
Yokuşuna,
Bırakanlar var.

Oysa ki,
Ben sizler için Toroslarımı sattım.
Güneşi,
Sabahları selamlamamayı göze almışçasına.

Sizler ise tutturmuşsunuz,
Yer çekimi.
Ne diye uçarsınız öyleyse,
Hayallerinizde.

Oysa ki,
Ben sizler için ayak basılmayan koyumun
Kumlarını üfledim,
Denizde yıkanmamayı unuturmuşçasına.

Nice yıldızlar dahi inkar etmekte,
Yer çekimini.
Üstelik izlettiriyorlar da kendilerini,
Kimilerimiz gözlerimizle sahipleniyoruz bile.

Burcu Karşı

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Ben Sadece Kendime

Kaldıramayacağım şeyler var ne olur daha fazla saçmalama,
Üstesinden gelemeyeceğim tutkuların var ne olur yarıda kes,
Sen ki gündüz yakarsın bir mum ışığı ben ki korkarım o aydınlıktan bile,
Gerek korkak de gerek melankoli de,
Ben sadece küskünüm kendime.

Hiçbir merdiveni dayayamam gökyüzüne,
Umma benden ne güneşi ne ayı ne de bir parlak yıldızı,
Saçlarımın arasındaki beyazlar ne ara çıktı bilmiyorum,
Sana suç bile atabilirim,
Ben sadece küskünüm kendime.

Ben eskiyi hatırlamıyorum,
Ama istersen masallarımdan eski bir ben yaratıp sana sunabilirim,
Evet, evet zaten en iyi yaptığım şey bu,
Ama bir bakıyorum orada da bir kuyu ardına sığınıyorum,
Ben sadece küskünüm kendime.

Bir masalımda papatyadan gözlerine ilişen turuncu bir ışık olmuştum,
Sonrasında aile sofranda patlıcanlı ezmende cevizin olmuştum,
Bir gece uykuna daldığın da rüyandaki peri olmuştum,
Bir sabah da perdeni araladığın da pencerendeki kuş olmuştum,
Ben sadece küskündüm kendime.

Burcu Karşı

8 Haziran 2011 Çarşamba

Kasabın Rüyası: Sayısından Sayıya Dikili

Kasabın Rüyası: Sayısından Sayıya Dikili: "1)Beklemek , dakikalar sonrasında saatlerce beklemek... Birinci aşamanın onun geç kalmasını sevmektir dedi bir kadın. Fakat geçen ilk da..."

2 Haziran 2011 Perşembe

Kasabın Rüyası: Sahteden De Olsa Dile

Kasabın Rüyası: Sahteden De Olsa Dile: "Tanrıdan korkanlarımız varmış, Oysa ki bizler 21.yüzyılda Tanrımızı diri diri gömmüşken, Bu korkuda ne? Kimileri Tanrılarını ellerinde taş..."

Sahteden De Olsa Dile


Tanrıdan korkanlarımız varmış,
Oysa ki bizler 21.yüzyılda Tanrımızı diri diri gömmüşken,
Bu korkuda ne?

Kimileri Tanrılarını ellerinde taşıyor,
Kimileri duvarlarına çiziyor,
Çok nadiri yüreğine gömüyor.

Gözden yaş akmadıkça,
Kalp yanmadıkça,
Düşmüyor Tanrı sahteden de olsa dile.

Burcu Karşı

29 Mayıs 2011 Pazar

Siluetin Gölgesi


Korkusuzdu bu adam,
Bileklerinden akıtıyordu deri altındaki gücünü,
Umru olmaksızın kurallar, direnmeden yaşıyordu bu hayatta.

Zihnine, çektiği duman yön veriyordu.
Yönü her zaman düzenli olarak kayıptı,
Umru olmaksızın düzenler, hayalleri damla olarak gözlerine akıtıyordu.

Sabahı ille de güneşli, gecesi ille de yıldızlı olmak zorunda değildi bu adamın.
Yüzündeki her izin bir geçmişi vardı, tıpkı yoğunluktan kayan yıldızlar gibi,
Umru olmaksızın bu dünya, yaşıyor bu adam.

Deklanşör sesinde umut buluyordu,
Amacı vardı, karelerin mesajları vardı bastığı her deklanşör sesinde,
Umru olmaksızın mesajları uğruna, çekiyordu bu adam.

Karelerinin arkasına gizlenen bir silueti vardı,
Yalnızca gerçek dokunuşlara açıyordu,
Umru olmaksızın gülümsüyordu o vakit.

Burcu Karşı

27 Mayıs 2011 Cuma

Derler Ve Derler

Derler ki Tanrı sevdiği kuluna acı verir,
Verir ki öbür dünya da acı yerine neşe tatsın diye.

Derler ki herkes başka başka kişilerin kalbini çalar,
Gururlarından, hırslarından arınsınlar diye.

Derler ki geçmişindeki yarım kalmışlıklarda doyumsuzluk yaşar insan,
Yaşar ve yaşar da cesarete susar.

Derler ki gitme peşinden, kal da deme,
Deme de seneler sonra acıyı başka kollarda ağlarken bul diye.

Derler ki dinleme ayrılık sonrası müzik,
Dinleyesin boş teselli sözleri diye.

Derim ki,
Aç bir şişe şarap,
Dik sabaha kadar,
Dudaklarından aksın ayak uçlarında karıncalansın,
Sabaha uyanma,
Bekle, bekle ki uyandıracak birisi gelecek mi diye.

Burcu Karşı

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Islık

Bugün ne olayım kim olayım derken,
Bir kadının dudakları arasından üflenen ıslık olmuştum.

Yol ağzında gecesinden kalan başı bulanık adama doğru üflenen ıslık oldum,
Adam birden bir ürperme hissettiğinden adını rüzgar koydu.

Bıyıkları yeni terlemiş gencin dudaklarından akan hayran ıslığı oldum.
Kırmızı topuklusuyla sokağı delen kadının arkasından.

Dedesi alırken pamuk şekerini torununa,
Torunu takas ediyor ıslığıyla şekeri.

Derken bir kelebek dolandı ıslığın son notasında,
Ölmek üzereyken...

Burcu Karşı

29 Nisan 2011 Cuma

Sayısından Sayıya Dikili





1)Beklemek , dakikalar sonrasında saatlerce beklemek...
Birinci aşamanın onun geç kalmasını sevmektir dedi bir kadın.
Fakat geçen ilk dakika içindi, sonrasında 32 dakika geçmişti.
Verdiği ardı ardın siparişler sonrası, okuduğu kitabın takıldığı paragraf kısmı, sağa sola telaşla bakışı..
Küfürle birlikte kalkıp gidişi getirmişti.

2)Rededilmek bir giyotin gibidir diyor.
Hayır ve kısa sessizlik hayır ve loş sessizlik hayır ve sadece sessizlik..
Kararır işte herşey sadece kararır.

3)Ve yakarsın bir keyifi olmayan sigara.
Yanındakinin söylenmesi ne aptalca 'çok sigara içiyorsun' -aptal adam.
'Sigarayı seviyorum'...

Moralim dibe vurdumu yakarım sigaramı ve saklarım duygularımı nefesimle ters orantılı. Duman akar dışarı, duygularım iner içeri... Tik tak tik tak...
Çalan bu defa senin saatin.

4)Peki ya seks? Peki ya kadınlar? Peki sen iyimisin?
-Kalkıp tüm cevaplara duvara bir balon çizmesin mi?...

5)O halde keyfimin sigara öncesi ' Öp Beni' Dokun Parmak Aralarıma...

Işıklar gitti..
Karanlığa bakan göz-ler.

Burcu Karşı

8 Mart 2011 Salı

Tutar Mı Aşkım?

Gözlüğünün camları buğulanmış, dışarıda yağan kardan..
Donmuş parmak uçlarıyla gözlüğünü çıkarıp, hafif onaylarken, sevgilisi
' Keşke lens taksaydın ' dedi.
Kadınsa ' Lensi sevmiyorum ' minik bir bakış fırlatıp, buğulu gözlükleri geri taktı..

Kadın gözlüğünü taktığında adam ' parmağıyla 1 yaparak bu kaç 'dedi.
Kadınsa hafif sırıtarak ' sıfır ' dedi..
Nasılda dışarıdan şirinlerdi; pembe montlu kadın ve yeşil montlu adam...

Dışarıda bir hızlanan bir yavaşlayan kar fızıltısı, kadın adamın kulağına eğilip, adamında gördüğü karın varlığını muzipçe ona fısıldadı. Sonra ekledi..

Keşke İstanbul benim olsa,
Keşke bu karı ben yağdırsam,
Keşke hep kar olsa,
Nasıl da özlemişim karı ve seni...

Adam nasılda gözleriyle gülümsüyor...
Ve birden ' tarhana ' diyor.

Kadın heyecanla ' tarhana çorbası yapacağım sana eve varır varmaz '
Adam keyifle ' ben öğreneyim asıl, ben sana yapacağım yanına da soslu makarna '
Hafif gülüşmeler ısıtıyor, birbirlerini..
Ve adamın kadının belini sarması..

Kadın otobüste yolları izlerken yine karın büyüsüne kapılır ve dile gelir,
' Keşke hep kar yağsa aşkım, tutsa bu kar, ölse tüm mikroplar, aslında çamaşır suyu kullanırsa herkes sokaklar tertemiz olur '.
Adam hafif bir gülümseme ile kadının boynunu öper..
Kadın susmaz daha da keyiflenir..

' Yollar boş gibi gözüküyor ve kar tutacak,
Umarım tutar aşkım '...

Burcu Karşı

6 Mart 2011 Pazar

Turuncu Kızın Tarhana Koşuşları

Kızın çıplak ayaklarına çam ağacından düşen dallar batıyordu,
Lakin yürümek yıldırmamıştı, gizli hedef uğruna....

Koşmaya başladığı sırada uzun turuncu saçları belinde bayrak gibi dalgalanıyor,
Dudak kenarlarına fazladan nefes bırakıyor, ensesini terletiyordu..

Hedef birden aklına geldi ,takıldığı taşa düştüğü vakit!
Değirmene gidiyordu turuncu saçlı, çimen kokulu kız,
Babaannesine bir kova su uğruna, düşüncesizce suya odaklıca..

Düştüğü sırada yorulduğuda aklına gelmişti, nefesi dudak kenarında ufaklaşınca, bir ağacın ona sarıldığını farketti. Önce bacaklarında birkaç budak sarmaşığı, dolandıkça dolanıyor kızlığına kadar sarılırcasına, sonrasında kollarına dokunan ince dalların sıcaklığı ve birden ağacın gövdesine yerleşen turuncu saçlı kız..

Korkmuyor gözlerinide açmıyor bu sessiz acı onu gıdıklıyor, bir kova suyu unutturuyordu. Ağacın dalları ona bir güç sarıyordu, oysaki turuncu saçlı kız şimdi nefesini hiç hissedemiyordu 'dudak kenarında'...

Ağaç birden bıraktı onu, o vakit açtı gözlerini küçük kız, oysaki bacağındaki minik kanamadan bile habersizdi. Birden koş, koş, koşmaya başladı bir kova su uğruna..

Kulağından akan fısıltı ağaçtanmış, onu anımsadı dallar adına,
Koş Turuncu Kız koş, Su tükenmeden koş,
Koşki koşasın,
Parmak uçlarında damlaları taşırasın,
Huysuz babaannenin dudaklarını ıslatıp,
Gece evinde tarhana çorba sonrası uyumayı hak edesin..

Koş Küçük Kız Koş...

Burcu Karşı

DuygusalKasap

Kasabın Korkulu Rüyası....
Her daimin kavranmış bellerine inat, geçmişsiz gelecek.

Burcu Karşı