Tırnağı kopmuş kadının,
Takılıyor örgülü siyah kazağına,
Sokağa fırlıyor geç kalmış edası ile,
Yağmur...
Şemsiyesini rüzgar kırıyor,
Küsmüyor rüzgara, yağmura bedeninin açıklıklarını sunuyor.
Bir şarkı tutturuyor soğuktan sakladığı dudaklarıyla,
Sen gelirsen yağmurla,
Ben açarım kucaklarımı,
Sen öpersen dudak kenarımı,
Ben gülümserim gözlerim kapalı.
Araba son hızla çamurlanmış suyu sıçrattı bedenine,
Bakakaldı giden şeritlerin ardına,
Bir el uzandı o vakit omzuna,
Ürperti,
Varlıklar her daim onu ürpertirdi,
Her ne kadar çamurlu paltosunu unuttursa da.
Başını gövdesinden önce arkasına çevirdiğinde,
Mavi gözlü adamı gördü,
Gözler ile anlaştılar, biri sorguladı diğeri yanıtladı,
Derken diğeri sorguladı ve öteki koluna girdi,
Beraber avazlarını susturup da anlaştılar.
Kadın dört ayak sesinin yağmura vurması ile yine bir şarkı tutturdu,
Bir tutam bulut sun çatılarım ardına,
Ben sana bozuk paralarımı armağan edeceğim,
Bir gülücük armağan et bana,
En sevdiğim şairle takas edeceğim...
Burcu Karşı