16 Kasım 2012 Cuma

Vapur Hayıfı


Bu gece çok soğuk yedim, oysaki
Ne taşa oturdum, ne alkol aldım.
Bu gece vapura bindim,
Tek gidişli biletim vardı, sonrası olduğum yerde kalmak umutsuzluğundaydım.
Birkaç insan gördüm gözleri parlayan,
Kulaklarını müziklerine tıkamışlar,
Dudakları zihinlerini dile getirdiği vakitlerde.
Çay çekti canım,
Üç kuruşum vardı bir sıcak çay için.
Aldım, içtim. Sonra
Denize baktım,
Martıların geceyi selamlamasına şahit oldum,
Ceplerimi araladım ekmek kırıntıları var mı diye,
Olmamasına hayıflandım tıpkı martılar gibi.
Sonrası küstüm kendime, üç kuruşa ekmek alaydım diye.
Bir kadın vardı uzaklarda, adamın elinde darbukası,
Oynayan kadının kalçasına çalıyordu, çıplak ayaklarına çalıyordu.
Birkaçı da ceplerinden bozukluklarını boşaltıyordu,
Bense yine hayıflandım üç kuruşumu çaya verdim diye.
Utandım, vapurun kıçına saklandım.
Tek başımaydım.
Arkamızda bıraktığımız ışıklı İstanbul’u seyrediyordum.
Dilek tutmalı tam da şuan da dedim,
İstanbul’un serin sularına akıtmalı dileği dedim,
Ceplerimi aradım üç kuruşuma hayıflandım.
Sonrası yaklaştık kıyıya,
İndim, korka korka titreyen bacaklarımla
Ellerim üşümüştü,
Geceye inat üşüyen ellerimle, rüzgar yemiş saçlarım vardı.
Sonrası,
Bu gece çok soğuk yedim,
Oysaki ne taşa oturmuştum, ne de alkol almıştım.


Burcu Karşı